9 Haziran 2008 Pazartesi

Ümmetin İhtilafında Hayır Var mıdır?

M.NİHAT MALKOÇ

Müslümanlar bir tespihin taneleri gibidir. Onları toplayan ip de İslam bağıdır. Bu bağ olmasa tanelerin her biri bir yana dağılır. Bu bağın sağlam olması yarınlarımız için güvencedir. Müslümanların hayırda birleşmesi hayırlı neticeler doğurur. Gerçek mümin dalalette birleşmez. Dalalette birleşmek manevî felaketlere zemin hazırlar. Zamanımızda hakikat yolundan ayrılanların sayısı diğer zamanlara göre daha fazladır. Bölünmek yutulmayı da beraberinde getirir. Peygamberimiz ahir zamanda insanların farklı fırkalara ayrılıp hakikatten uzaklaşacağını 14 asır önce haber vermiştir: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Bunlardan yetmiş ikisi cehennemde, biri de Cennette olacaktır” buyurmuş; “Cennette olan kimlerdir ya Resûlallah?” diye sorulduğunda, “Benim ve ashabımın yolunda olanlar” demiştir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat yolunda olanlar hiçbir zaman üzülmeyeceklerdir. Ne mutlu onun yolunda olanlara! Selam olsun Hakk ve hakikat yolcularına!..

Peygamber Efendimizin “ümmetimin ihtilafında hayır vardır” hadisini iyi anlamak gerekir. Bu hususta zaman zaman tutarsız görüşler ortaya atılmaktadır. Burada sözü edilen ihtilaf dinin asli meselelerinde değil, fer’î(ikinci derecede) meselelerinde olan ihtilaftır. Zira dinin asli meselelerindeki ihtilaf kişiyi dalâlete kadar götürür. Fer’î meselelerdeki ihtilaflara içtihat da diyebiliriz. Bunlar mezheplerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Dinin asıl meseleleri dışındaki konularda mezheplerin farklı düşünmeleri dinî zenginliktir. Özde bir olma şartıyla teferruatta farklı düşünen mezheplerin doğması bazılarının düşündüğü gibi dinin gücüne halel getirmez; aksine bunda da hayır vardır. Bunun inceliğini görebilenler için zaten hiçbir sıkıntı yoktur. Bilindiği gibi müçtehitler bir meselede ihtilâfa düşseler, isabet edenler iki sevap alırken, yanılmış olanlar bir sevap alırlar. Dinî meselelerdeki doğruyu ararken yanılmaları bile onlara bir günah kazandırmamakta, bunun aksine sevap kazandırmaktadır.

“Ümmetimin ihtilafında hayır vardır” hadisindeki ihtilaf tarafgirlik anlamında değildir. Burada sözü edilen ihtilaf, müspet ihtilaftır. İslamî hakikatleri insanlığa bildirmede, tebliğ vazifesinde farklı yollar izleyebiliriz. Fakat tebliğin özüne müdahale edemeyiz. İnsanlığa taşıdığımız düşünce, verdiğimiz mesaj aynı olduktan sonra bunun iletme vasıtalarının farklı olması ayrıntı kabilindendir. Bu konuda fikir alışverişinde bulunmakta da sayısız faydalar vardır. Farklı yollardan gitsek de, gidiş yollarımızı birbirimizle tartışıp düşüncelerimizi ortaya koyabiliriz. Fakat bu, yolların üstünlüğü kavgasına zemin hazırlamamalıdır. Aynı hak davada olanların kin, haset ve düşmanlık duyguları içinde olması davaya ihanetten başka bir şey değildir. Bu çeşit menfi duygular zamanla davanın özüne de zarar verebilir. Birbirimizle kavga ederken davanın geniş kitlelere ulaştırılması her an sekteye uğrayabilir. Bizim bu halimizi, kavgamızı ve diyalog eksikliğimizi görenler bize olan inançlarını kaybedebilirler. Böyle bir neticenin manevî sorumluluğunun altından kolay kolay kalkamayız.

Dinin değil de nefsinin hesabına çalışanlar her zaman kaybetmeye mahkûmdur. Müslüman kişi, gerçek dava adamı, nefsinin hesabına çalışmaz, dininin hesabına çalışır. Zaten nefsini hesaba çekmeyen, nefsini semirten kişinin tebliğe soyunması da çelişkidir. Böyle insanların söylediği sözler samimiyetten uzak olduğu için etkili de değildir. Sözün etkisi samimiyetten gelir. Sözümüz gerçek olsa da, yapmadıklarımızı söylememiz tesirli olmaz. Bugünkü tebliğ çatlaklarının özünde samimiyetsizlik, kalbe inemeyiş hastalığı vardır. Esasta ittifak eden kişilerin öncelikle kendi nefis meydan savaşlarını yapıp sonra da ışığı bulamamış kitlelerin nefis savaşlarında gönüllü asker veya komutan olmaları doğru olan bir harekettir.

İslam cemiyet dinidir; toplum hayatını çepeçevre kuşatmıştır। Toplumda yaşayan herkes din kurallarının muhatabıdır. Müslüman’ın görevi bütün insanlığı bu kurallardan haberdar etmektir. Bu herkesin elbirliği içerisinde olmasıyla gerçekleşir. Müslümanların birlik ve beraberlik içinde olmaları tebliğ yükünü hafifletir. Görev dağılımı yapıp hem işleri, hem de sevapları bölüşebiliriz. Birlikten rahmet ve bereket, ayrılıklardan da azap doğacağı aşikârdır.

Hiç yorum yok: