23 Aralık 2007 Pazar

Yusuf Has Hacip'in Şairlere Bakışı

M.NİHAT MALKOÇ

Bazı zamanlar, bir kısım duygu ve düşünceler dilimizin ucuna kadar gelir de bir türlü kelimelere döküp söyleyemeyiz onları… Ruhumuzdaki kıvılcımları dile getirmede sözcükler kifayetsiz kalır. Böyle bir durumda, içimizde kabaran duyguları ifade edebilmek için şairlerin mısralarına sarılırız. Çünkü onlar, bizlerin söylemek istediği duygu ve hayalleri veciz bir biçimde, mısra kalıbına boncuk boncuk dizerler. Duygu ve düşüncelerimize tercüman olurlar. Bu onların söz ustalığının bir yansımasıdır. Aslında bu az bir hüner de değildir.

Şairlik ve söz ustalığı Allah vergisidir. Fakat Rabbimizin verdiği bu kabiliyetin ifşa edilebilmesi için dili çok iyi bilme zorunluluğu vardır. Adeta dil cambazı ve söz avcısı olmak gerekir. Şairlik için duymak ve hissetmek tek başına yeterli değildir. Önemli olan, hissiyatımızı en uygun sözcüklerle dile getirmektir. Bu biraz da çaba gerektirir.

Günümüzde pek çok insan şiir adına bir şeyler karalayıp duruyor. Bunların hangisinin şiir olduğu, hangisinin şiir olmadığı tartışılagelmektedir. Aslında bu hususta çok kat’i ölçüler de yoktur. Fakat şiir olanlar her halûkârda kendini belli ediyor. En büyük kıstas okuyucunun şahşî kanaatleridir. Şairlik yaftası ulu orta satılmıyor. Zaman, şairlik sıfatına lâyık olanları gün yüzüne çıkarıyor. Zoraki bu isimle anılmak isteyenleri de sis perdesiyle kapayarak, tarihin karanlığına hapsediyor. Geçmişte bunun sayısız örnekleri yaşanmıştır.

Zaman zaman şairlerin de özeleştiri yapması gerekir. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şu dörtlüğünde dile getirdiği gibi yeri gelince utanmasını da bilmek lâzımdır:

“Şairim, / Zifiri karanlıkta gelse, şiirin hasını
Ayak sesinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım.”

Şairler toplumun en itibarlı insanlarıydı bir zamanlar… Sayıları arttıkça insanların onlara bakış açısı değişti. Tabir caizse bu işte de sapla saman birbirine karıştı. Ama gerçek şairler, tüm zorluklara rağmen gün yüzüne çıkmayı başardı. Ötekilerse çoktan kaybolup gitti.

İlk İslamî eser olarak edebiyatımızda yerini alan “Kutadgu Bilig” adlı eserin yazarı Yusuf Has Hacip, on birinci asırda insanların şairlere bakış açısını, eserinde veciz ifadelerle dile getiriyor. Günümüz insanının şairlere bakış açısıyla on birinci asrın insanlarının şairlere bakış açısını mukayese edebilmemiz için Yusuf Has Hacip’in “Kutadgu Bilig” isimli eserinde şairlerle ilgili olarak dile getirdiği düşünceleri sizlere sunmak istiyorum:

“Kılıçta yitigrek bularnıng tili
Yana kılda yinçke bu hatır yolı”(Bunların-şairlerin-dili kılıçtan daha keskindir ve kalplerinin yolu ise, kıldan incedir.)

“Batıg yinçke sözler ukayın tise
Bulardın eşit söz ukulgay basa”(Derin ve ince manalı sözleri anlamak istersen, sözü bunlardan dinle, anlarsın.)

“Tengizke kirür körse könglün tükel
Güher yinçü yakut çıkarur mesel”(İyice dikkat edersen, onlar denize dalarak, güher, inci ve yakut çıkaran insanlara benzer.)

“Olar ögseler ögdi ilke barır
Kalı sökseler atı artap kalır”(Bunlar methederlerse, bu medih bütün ülkelere yayılır; eğer hicvederlerse, insanın adı daima kötü olarak kalır.)

“Usa edgü tutgil bularnı kadaş
Bularnıng tilinge ilinme adaş”(Ey kardeş, bunlara mümkün olduğu kadar iyi muamele et; bunların diline düşme ey dost!)

Yusuf Has Hacip ‘in dediği gibi, şairleri karşılarına alanlar âleme maskara olurlar…

(Kaynakça: Kutadgu Bilig-Şairler Bahsi-Yusuf Has Hacip, Çeviren: R। Rahmeti Arat)

Hiç yorum yok: