6 Eylül 2008 Cumartesi

Selam Sana Ey Ramazan!...

M.NİHAT MALKOÇ


Selam sana ey Ramazan!...
Gönüllerimizdeki karanlık bulutları dağıttın mübarek gelişinle… Huzurun ve bereketin ikliminde soluklandırdın bizi. Rahmetin ve mağfiretin, atmosferimizi çepeçevre kuşattı. Af umuduyla ellerimiz semaya yöneldi gecelerde ve seherlerde. Garipleri ve öksüzleri sevindirdin bereketli sofralarınla. Şeytanlar zincire vuruldu bu mukaddes zaman diliminde. Feyzinle kanatlandı pörsümüş ruhlarımız. Günahlarımız bir mum misali eridi duaların sağanağında. Karanlıklar dağıldı, şafak yetişti müjde niyetine. Gönüllerimizin tozunu aldı sahurun seher yelleri. Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Anamur’a kadar şenlendi şehit kanlarıyla sulanmış vatan… Doğudan esen yeller iki cihan serverinin, Resulullah’ın kokusunu bahşetti bizlere. Onun mübarek kokusuyla bayram eyledi asrın telaşlarında debelenen ruhumuz.

Selam sana ey Ramazan!...
Beklenen sevgili, kapımızı teşrif edince gönüller bayram yerine döndü. Müminlerin gönül göklerinde parlayan yıldızlar, güneşi kıskandırdı; bir hoş eyledi gönlümüzü. On bir ayın şahı, gönül kalelerimizi kuşattı. Bizler de gönüllü teslim olduk bu dost kuşatmasına. Gam ve kederlerimizi dağıttı şimalden esen tatlı rüzgârlar. Yüreklerdeki günah kirini ve pasını sildi ramazanın zımparası. Tövbe nöbetlerinde anadan doğmuşçasına ak pak oldu yürekler. Nur yağdı semavatın yedinci katından yeryüzüne ve viranlaşan hanelerimize. Cana can, kana kan, zamana heyecan geldi bu demlerde. Gönül bahçelerimizdeki yetim gülleri suladı rahmet yağmurları. Recep dedik, şaban dedik, ramazan dedik. Umutla, sabırla, heyecanla bekledik sayılı günleri. Beklediğimize değdi ramazanın gelişi.

Selam sana ey Ramazan!...
Bir aylık misafirimiz olan ramazanı memnun etmek için ne yapmıyoruz ki… Bu müstesna günlerde sofralarımız diğer zamanlardan daha dolu ve renkli oluyor. Bunun ötesinde bereket kuşatıyor mutfaklarımızı. İnsanlık gönül ışığını senin kaynağından alıyor. Ey ufukların sultanı ramazan! Parlak ışıklarınla karanlıkları kovuyorsun göklerimizden. Heybende getirdiğin maneviyat erzakıyla gönüllerimizi doyuruyorsun tıka basa. Bir zamanlar kuruyan gönül çaylarımız senin sevkinle ve şevkinle coşarak akıyor şimdi. Ruhlarımıza tarifsiz huzur bahşediyorsun. Sırların ve hikmetlerin genişledikçe genişliyor zamanın avucunda. Hanelerimiz nurlara gark oluyor iftarda ve sahurda. Cennetin kapılarını açan altın anahtar oluyorsun müminlere. Vicdanların pası sökülüyor, yüzler gülüyor sahurda ve seherde.

Selam sana ey Ramazan!...
Katılaşan yürekler ramazan ikliminden geçtikten sonra hamiyet yarışına giriyor. Tövbesiz dudaklar da sabahlara kadar pişmanlık gözyaşları döküyor. Nefisle şeytan arasındaki rabıta zayıflıyor bu ayda. İnsan şeytandan uzaklaşıp yüzünü meleklere dönüyor. Nefse kelepçe takan ramazan, onun hareket alanını da iyice kısıtlıyor. Tefekkür penceresinden yaratılış kudretlerini seyreden kullar, teslimiyet bayrağını çekiyor Hakk’a ve hakikate. Ramazanda fitre ve zekâtlar adresini bulunca solgun yüzlerde bir papatya gülümsemesi beliriyor. Secdelere değen alınlar pişmanlık gözyaşlarıyla yıkanıyor. Karanlığa gömülmüş ve buz tutmuş gönüllerde rahmetin çırası yanıyor. Bütün canlar Hakk’ta bir olup felaha eriyor. Camiler altın devrini yaşıyor ramazanlarda. Saflar müminlerle dolup taşıyor teravihlerde.

Selam sana ey Ramazan!...
Gufran ayı ramazanda gecelerimiz ibadetle ışıklanıyor. Bu ayın uhrevî havasında ruhlar diriliyor. Gönüller fethediliyor sevgi sözcükleriyle. Ramazan gülleri, kokusunu bırakıyor secdelerde ve secdelere değen alınlarda. Caddeler, sokaklar, köyler ve şehirler ramazan boyasıyla boyanıyor bir kez daha. Lâhutî hisler ayaklanıyor yürek kalelerinde. Yoldan çıkmak üzereyken ramazan bizleri terbiye ediyor, yola getiriyor, adam ediyor.

Hiç yorum yok: