20 Eylül 2008 Cumartesi

Üç Ayların Esintisi

M.NİHAT MALKOÇ

Dünya geçici zevklerin uğrak yeridir ve şüphesiz ki bir aldanıştan ibarettir. Burada ruhlar ancak manevî hissiyatla doyar, yeşerir ve hayat bulur. Makyevelist düşünceyle hareket edenler dünyanın yükünü sırtında taşıyan çağdaş hamallardır. Onların huzur bulması katiyen mümkün değildir. Çünkü gittikleri yok çıkmaz sokaktır. Keşke bunu bilip geri dönebilselerdi.

Rabbimiz biz kullarını sınamak için yeryüzüne göndermiştir. Her hâl ve hareketimiz mercek altındadır. Yaptıklarımızı inkâr etme şansımız yoktur. Amellerimiz her gün manevî bir cihazla kayda alınmaktadır. Bunlar vakti gelince adeta bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirilecektir. Yüce Allah Zilzal Suresi’nde kıyametin dehşetini anlattıktan sonra görülecek hesapla ilgili olarak şöyle buyuruyor: “Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.”(Zilzal 99/7–8)

Dünyaya geliş gayesini hakkıyla idrak edemeyen insanlık, gece gün demeden dünyalık biriktiriyor. Bir evi varsa ikincisini elde etmenin uğraşı içerisine giriyor. Arabası olmayan araba almaya, arabası olan modelini yükseltmeye çalışıyor. Kimsenin öteki dünyayı düşündüğü yok. Günlerimiz maddenin cenderesinde geçiyor. Ruhlarımız alabildiğine kirlenmiş; Kur’an ahkâmı rafa kaldırılmış… Böylesine kurak bir manevî mevsim yaşıyoruz.

İç dünyamızın derin yaralar aldığı, her şeyin zahire göre hükmedildiği böyle bir dünyada kalplerimizde yüce duyguların barınmasını beklemek fazla iyimserlik olur. Üç aylar, ruhların kuraklaştığı ve çoraklaştığı dönemlerde berrak bir su misali buraları yeşertir, hayat verir. Yeter ki bu güzide zaman dilimini manasına uygun olarak değerlendirelim.

Recep ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazanı karşılayan aylardır; Ramazan ayının müjdecisidirler. Ruhlar bu aylarda ramazan iklimine hazırlanır. Resulüllah (sav) bir hadis-i şerifinde; “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır” buyurmuştur. Bunun yanında Mısır’da yetişen büyük velilerden Zünnun-i Mısrî de üç aylarla ilgili şu güzel teşbihi yapıyor: “Recep tohum ekme, şaban sulama, ramazan ise hasat ayıdır.”

Sevapların bire on, günahların ise miktarınca yazıldığı bu nurlu vakitlerde malayani işlerle zamanımızı öldürmemeliyiz. Çünkü gelecek yılın üç aylarına erişip erişemeyeceğimiz şüphelidir. Onun için yaşanan anın kıymetini bilip gereğince ihya etmeliyiz. Hiç kimsenin yarına sağ salim çıkacağına dair seneti yoktur. Aslında yarın diye bir şey de yoktur.

Üç aylar sair zamanlara göre çok daha renkli ve bereketlidir. Bu aylarda kalplerde sanki maneviyat seferberliği düzenlenir; uhrevî derinlik hat safhaya ulaşır. Müslümanlara yitirilmiş cennetin kapıları ardına kadar açılır. Fakat bu kapıdan geçebilmek ancak kulluk vazifelerinin layıkıyla yapılmasıyla mümkündür. Kapı geniş olsa da günahlar sırtımıza yüklenmişse bunlarla o kapıdan geçemeyiz. Ancak imanî ve insanî değerlerin atmosferinde soluklananların kuş gibi hafif olan ruhları ve tenleri cennet kapısından girmeye layıktır.

Üç aylar bir yıllık zamanın üç altın dilimi sayılır. Körleşen ve sağırlaşan hayatlar bu aylarda rayına oturur. Yıl boyunca Cumalar hariç kimsenin pek uğramadığı, cemaatin tek saf bile oluşturamadığı kutlu mekânlarımız olan camiler bu aylarda müminlerle dolup taşmaya başlar. Hele ramazan gelince camilerde yer bulmakta iyice zorlanırsınız. Kadını erkeği, çocuğu yaşlısı safları doldurur. Yüreklerimizde adeta manevî bir seferberlik başlar. Minarelerdeki mahyalar içimizdeki karanlıkları aydınlatır. Bedbinlik ve karamsarlık yerini nikbinliğe ve taptaze ümitlere bırakır. Hayat ancak bu güzel zaman diliminde anlamını bulur.

Mübarek üç aylar arınma aylarıdır. Kirlenen ruhlar bu aylarda paklanır, kalpler huzura erer. Üç aylar girince Müslümanlar olarak geçmişin muhasebesini yapmalı, geleceğe iman ve ihlâsla şekil vermeliyiz. Yaratılış gayesini düşünüp ona göre yaşamalıyız. Bu ayların feyiz ve bereketinden azamî derecede yararlanmalıyız. Kolay kolay ele geçmeyecek bu güzel fırsatlar kaza edilmemelidir. Bereketli üç ayların Türk-İslam âlemine hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Ne mutlu bu günlerde Hakk’a ve hakikate uygun yaşayanlara!...

Hiç yorum yok: