15 Eylül 2008 Pazartesi

Müslüman Coğrafyasında Ramazanlar

M.NİHAT MALKOÇ

Ramazan gönül dünyamızda müstesna günlerin başlangıcıdır. Rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluş ayı olan ramazan; gönül coğrafyamızı şenlendirdi. Oruç ikliminde arınan Müslümanlar günahlarını atıp yeni ve pak bir hayatın kapısını aralıyorlar. Hayır konusunda yarışan Müslümanlar, İslam kardeşliğini yaşamanın hazzını iliklerinde hissediyorlar. Resulullah Efendimiz “Bu ayı oruç tutarak, ibadet ederek ve hayır için harcamada bulunarak geçirenlere ne mutlu!” diyerek oruç ikliminde arınan, hayırda yarışan Müslümanlara müjdeler veriyor. “Ramazan’ın ilk gecesinden itibaren şeytanlar ve cinlerin azgınları bağlanır. Cehennemin kapıları kapanır, artık (Ramazan’ın sonuna kadar) onun hiçbir kapısı açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve artık (Ramazan’ın sonuna kadar) hiçbir kapısı kapatılmaz. Bir seslenici: ‘Ey hayırda öne geçen sen gel! Ey kötülükte ileri giden sen dur!’ diye seslenir. Allah’ın o zaman cehennemden azad edilen kulları vardır. Bu her gece böyle olur.” hadisi de orucun gereklerini hakkıyla yerine getirenleri büyük mükâfatlarla müjdeliyor.

Dünya Müslümanları ramazan ayının getirmiş olduğu manevî havayı teneffüs ediyor. Bir buçuk milyarlık Müslüman âlemi Rabbimizin emri olan oruç ibadetini ifa ve ihya ediyor. Bu ayda Müslümanlar oruç dairesinde aynı kitabın, aynı peygamberin, tek ve aynı olan Rablerinin etrafında kenetleniyorlar. Bir bütünün parçaları olan Müslümanların ayrı gayrı demeden, ayrıntılarda kaybolmadan bir araya gelmesi, ümmet bilinci içerisinde dayanışma örnekleri göstermesi Müslümanlığın ve Müslümanların geleceği açısından hayatî bir öneme sahiptir. Bir vücut olan Müslümanlar sıkıntıları ve güzellikleri böylece paylaşıyorlar.

Müslüman coğrafyası ramazana dertsiz giremiyor bir türlü. Ne yazık ki bu ayın coşkusunu ve hazzını doyasıya yaşayamıyoruz. Dünya Müslümanları ramazana yine büyük sıkıntılarla giriyor. Irak’tan Çeçenistan’a kadar pek çok ülkede Müslümanlar esaret zincirlerini kırmanın zorlu mücadelesini veriyor. Daha onlar gibi nice ülkede ramazan heyecanı mevcut şartlardan dolayı hissedilemiyor. Müslümanların başsız, birlik ve beraberlikten uzak bir görüntü içerisinde olması ramazanın güzelliklerine gölge düşürüyor. O ülkelerdeki müminler ramazanı gereğince yaşayamıyorlar. Bir sürü engellerle karşılaşıyorlar.

İslam dünyası arzulanan birlik ve beraberliği gösteremiyor bugünlerde. Öyle ki Müslümanlar ramazana birlikte girme konusunda bile beraber hareket edemiyorlar. Bazı devletler bir gün önce, bazılarıysa bir gün sonra giriyor bu kutlu aya. Ay takviminin esas alındığı ramazan, özlenen Müslüman birliğini nedense sağlayamıyor. Orucun başlangıcında bir türlü birleşemeyen Müslümanlar doğal olarak bayramlarda da birleşemiyor. Birleri bayram ederken birileri oruca devam ediyor. Bu durum bile Müslümanların mevcut dağınıklığını ve gevşek durumunu göstermeye yetecek bir delildir. Ramazanda birlik ve beraberliği sağlayamayan dünya Müslümanlarının birbirinin dertlerine merhem olması beklenebilir mi?

Ramazan; kardeşliği perçinleştiren, dayanışmayı sağlayan mübarek bir zamandır. Manevî kıymeti ölçülemeyecek kadar büyük olan bugünlerde Afganistan’da, Çeçenistan’da, Irak’ta, Doğu Türkistan’da ve Kerkük’te ramazanların ne kadar buruk yaşandığını tahmin edebiliyorum. Acaba bu kardeşlerimiz ramazanda iftar ve sahurların heyecanını, coşkusunu, huzurunu ne zaman yaşayacaklar? Bizler o kardeşlerimiz için neler yapıyoruz? Bir şeyler yapamıyorsak ‘Müslüman kardeşliği’ kavramının içi boş kalmıyor mu? O insanlar acılar içinde yaşarken bizler zengin sofralarda nasıl yiyebiliyoruz? İçimiz hiç mi acımıyor?

Müslümanlar bu mübarek günlerde birlik ve dayanışma içerisinde ol(a)mayacaklar da ne zaman olacaklar? Yürekteki bir’ler niçin birliği beraberinde getirmiyor? Artık Müslümanların acıları ve yürek sızıları dinsin. İnananların yüzü gülsün. İftar yaparken sofrasına bir somun sıcak ekmeği koyamayanların vahim durumunu düşünüp lokmalar boğazınızda düğümlenmiyorsa kalbinizi bir kez daha yoklayın ve arındırın. Müminlerin dertleriyle dertlenmeyen Müslümanların bence insanî ve imanî açıdan eksiklikleri vardır.

Hiç yorum yok: