7 Temmuz 2008 Pazartesi

Necla Pekolcay da Geçti Dünya Üzerinden…

M.NİHAT MALKOÇ

Güzel insanlar bizleri dünya gurbetinde yalnız koyup birer birer göçüyor. Doğumlar da devam ediyor bir yandan ama gidenlerin yerleri kolay kolay dolmuyor. Yaşlı dünyamız her geçen gün asaletinden bir şeyler kaybediyor. Yıldızlar güneşini yitirince karanlığa gömülüyor mekân… Dünyamızın yıldızları mesabesinde olan ilim ehlinin göçü, değerlerin de göçünü hızlandırıyor. Onun içindir ki âlimin göçü âlemin göçü olarak görülüyor.

Ülkemizde kadınlar yakın zamana kadar ilim sahasında çok etkin değildi. Kadınlarımız genellikle işin içinde bizzat olmak yerine erkeklerin arkasında dağ gibi duran insanlardı. Geçmişte mevcut şartları zorlayıp bir yerlere gelen kadınlara ayrı bir saygı ve hayranlık duyuyorum. Geçmişle bugün arasında köprü kuran bu güçlü kadınların sayısı çok fazla değildir. Bu kadınlardan biri de Necla Pekolcay’dı. Geçmiş zaman kipini kullanıyorum çünkü bu güçlü akademisyen kadını ne yazık ki kaybettik. O, Türk-İslam edebiyatında başlı başına bir otoriteydi. Hocaların hocasıydı kendisi… İlahiyat fakültelerindeki Türk-İslam edebiyatı kürsüsünün kurucusuydu. Kendine has metotları olan sıra dışı bir hocaydı.

Necla Pekolcay, hoş bir seda bıraktı dünyada. Bir kadının ne kadar güçlü olabileceğini, erkeklerle başa baş yarışabileceğini gösterdi. Şahsına münhasır özelliklerini saydığımız ilk kadın akademisyenlerden Doç. Dr. Necla Pekolcay 3 Temmuz 2008 tarihinde vefat etti. 83 yaşında ebediyete göçen Necla Pekolcay, ardında şanlı bir kişisel mazi bıraktı. Nice öğrenci onun rahle-i tedrisatından geçmişti. Talebeleri arasında ülkemizde önemli hizmetler gören bakanlar, milletvekilleri ve akademisyenler mevcuttur. Hatta bugünkü Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da onun öğrencisiydi. Onun öğrencileri, üniversitelerde hocalarından aldıkları bilgi ve becerileri kendi öğrencilerine aktardı. Üniversitelere yüzlerce hoca kazandırdı Pekolcay…. Kadın akdemiysen olarak da pek çok ‘ilk’e imza attı. İstanbul Üniversitesi’nden mezun olan ilk kadın filolog Necla Pekolcay’dı. Yüksek İslam Enstitüsü’nün ilk bayan hocalarından biriydi kendisi. Bu şeref de ona aitti.

1925’te İstanbul’da doğan Pekolcay, MEB İslâm Ansiklopedisi’nde musahhih ve yazar olarak çalışmıştı. Çeşitli ortaöğretim kurumlarında Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yapmıştı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nden emekli olduğu 1992 yılına kadar Türk İslâm Edebiyatı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmıştı. Süleyman Çelebi ve Mevlid’i üzerine yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Necla Pekolcay’ın 300’ü aşkın makalesi, 80’e yakın tebliği ve 10 kitabı bulunuyordu. Verimli olmak ve yaşadıkça üretmek buna denir.

Merhum Pekolcay, dolu dolu yaşamış, yaşadıkça ülkesi ve milleti için en güzel hizmetler sunmuş ender şahsiyetlerden biriydi. Onun hayatında boşluk kavramı yoktu. Ancak boş insanların boş zamanı olabilirdi. Uzun ömründe hiç boş zamanı olmadı onun. Zamanı en güzel işlerle ve hizmetlerle doldurdu. Ne yaptıysa kamu yararına yaptı. Yaptıklarını ve yaşadıklarını ölmeden evvel kaleme almayı çok istiyordu. Çünkü bu örnek hayat gençlere model olacak kadar dolu geçmişti. Onun içindir ki anılarını yazmayı çok istedi ve yazdı. Hatıralarını “Geçtim Dünya Üzerinden” adlı kitabında bir araya getirerek yok olmaktan kurtardı. O aramızdan ayrılsa da yaptıklarıyla ve yazdıklarıyla gönlümüzde hep olacak.

Pekolcay’ın hatıraları, bir kişinin hayatını anlatmaktan öte bir devrin acı tatlı hikâyelerine tanıklık ediyor. Necla Pekolcay hanımefendi bir röportajında hatıralarını kaleme alış sebebini şöyle izah ediyordu: “Naçiz kanaatime göre hasbelkader bazı önemli görevlere gelmiş, mühim işler yapmış veya bizim için hayatî derecede kıymetli bir kısım olaylara şahitlik etmiş insanların, hatta sıradan kişilerin hatıratları; onların şahsî hatıraları olmaktan öte kamu malı addedilmesi ve bu sebeple de mutlaka yazılı-kayıtlı olarak topluma aktarılması gereken malumat mesabesindedir. Çünkü herkesin hayatı bizden bir parçadır ve herkesteki bize ait parçayı bilmek yani kendimizi daha iyi ve sıhhatli tanımak hakkımızdır.”

Bu büyük hocanın adı, ilklerin kadınının hatırası yaşatılmalıdır. Allah rahmet eylesin.

Hiç yorum yok: