30 Kasım 2007 Cuma

Üç Ayların Manevî Çehresi

M.NİHAT MALKOÇ

Ruhlarımız maneviyat tepelerine kanatlandı yine… Üç ayların başlamasıyla birlikte maneviyat kapıları ardına kadar açıldı. İçimizde kurumaya yüz tutmuş vahiy çiçekleri, üç ayların bereketiyle ve rahmet sağanağıyla tekrar yeşermeye başladı. Aklımızı esir alan şer duygular uzaklaştı gönül dünyamızdan. Artık aklımızla hissiyatımız birbiriyle çelişmiyor, aksine birbirine destek oluyor. Bunun ötesinde şer duygulara karşı beraber olup kol kanat geriyorlar birbirlerine. Sağnak sağnak yağan rahmet yağmurları içimizdeki günah volkanlarını söndürüyor. Bu müstesna zaman dilimi; bolluğu, bereketi, ferahlığı ve rahmeti taşıyor iklimimize. Zaman ve mekân sanki diğer günlere nazaran daha bir genişliyor, gül misali açılıyor. O küçük kalbimiz sanki göğüs kafesimizden çıkacak gibi oluyor.

Ne iyi etiniz de geldiniz Recep, Şaban, Ramazan… Ne kadar da özlemiştik rahmet ve merhamet ikliminizi. Bize getirdiğiniz müjdelere mazhar olmak ne büyük bahtiyarlıktır. Günahlarımıza karşı korunak ve sığınak olan bu güzel aylara selam olsun. Firdevs yolcuları mübarek üç ayları karşılamak için çoktan nurlu yollara düşmüşler. Hepsinin yüreklerinde aşk, merhamet ve muhabbet var. Nefretin ve isyanın bayrağı çoktan indirilmiş yürek kalelerinden.

Üç aylar çaldı kapımızı, bizleri gaflet ve dalalet uykusundan uyandırdılar. Manevi ticaret başladı artık. Bu ticarette az sermayeyle çok kazanç elde etmek işten bile değil. Yeter ki gönüller tamahkârlık afetiyle yanmasın, kül olmasın. Mevsimlerin en güzelidir üç aylar… Ruhlarımız ne üşür, ne de yanar bu müstesna günlerde. İç âlemimizde rengârenk geniş ufuklar açılır. Dağınık, pejmürde, sulanmış, pörsümüş bilinçler disipline edilir.

Üç aylarda gecenin siyahı, nur akisleriyle aydınlanır. Güneşin sıcaklığı, buz tutan hissiyatı eriterek, kalıba konulan ve dondurulan maneviyatı hayatın değişmez kanunları olarak bir adım öne çıkarıyor. Gecenin en karanlık yerinde ışık kümeleri aydınlatıyor rüyalarımızı. Bu ışık üç ayların aydınlığından başka bir şey değildir. O ışığın huzmeleri altında ruhumuzun tenha yerlerini aydınlatmak, fırsatı kaza etmemek gerekir. İçimizde dinmeyen sancıları bertaraf etmek için ayağımıza kadar gelen bu fırsatı kaza etmemek lazım. Esenliklere açılan huzur gemisinin güvertesinde yerimizi almak için beklemek değil, harekete geçmek gerekir.

Umudu, hasreti, aşkı ve duayı üç ayların süzgecinden geçirince selamet sahilinde alırsınız soluğu. Aynaya yansıyan akisler bu saadet ikliminin insanı nereden alıp nereye götürdüğüne şahitlik ediyor. Bu iklimin çağlayanlarında arınanlar, huzur-u mahşerde kuştan hafif ve yeni doğan çocuktan arı olurlar. Onlar günah kayalıklarında tökezleyip düşmezler, başını gözünü yarmazlar. Emekleme dönemini çoktan aştıkları için koşar adım ilerlerler. Mühürlenmeyen kalpler üç ayların rahmet sağanağından paylarına düşeni alarak geçen zamanı kâr hanelerine yazdırırlar. Karamsarlık bulutları dağılır gönül atmosferinden.

Üç aylar ne iyi ettiler de geldiler, tarumar olmuş yuvalarımıza hayat bahşettiler. Eskiyen ve rengini kaybeden kalp göğümüzü baştanbaşa renklendirdiler. Karanlık gecenin umarsızlığını dağıttılar. Şadırvanlardaki suyun serinliği alnımızdaki ateşi aldı. Üç aylar duaların huzur atmosferinde, içimizde yuvalanan burkuntuları rahmet rüzgârlarıyla dağıttılar. Göğün mavisi ovanın yeşiline karışarak gözbebeklerimizi dinlendirdi. Hüzünle esen rüzgârlar yerini saadet yeline bırakarak içimizde yuvalanan melali dağıtıverdi. Müminlerin teslimiyeti ve kanaatkârlığı açılmaz gibi görülen kapıların ardına kadar açılmasını sağladı.

Hayat ve ölüm üç ayların manevi duygu kabında ne de barışık duruyorlar. Zira bizim hayat sandığımız, ölümden beter olabilir; ölüm sandığımız da aslında bambaşka bir dünyaya açılan sonsuzluktur. Bunu idrak edebilmek için nefis terbiyesi şarttır. Bu manevi tedrisattan geçmeyen ruhlar gerçekte hamdır. Böyle bir hamlık, gözlerdeki basiret nazarlarına kem vurur. Hakikatler yalanın ve riyanın saltanatında yerlerde sürünür. Fakat sabun köpüğü hükmündeki yalan ve riya kısa zamanda yerini gerçeklerin çelik iradesine bırakır. İyi ki geldiniz üç aylar, imdadımıza yetiştiniz. Bizi çamurlu yollardan ve yokuşlardan kurtarıp düzlüğe çıkardınız.

Hiç yorum yok: