29 Ekim 2008 Çarşamba

Gençliğe Hitabe'nin Işığında...

M.NİHAT MALKOÇ

Zaman, hayatımızı kuşatan bir örtüdür. Her şey onun şahitliğinde gerçekleşiyor. Dün, bugün, yarın… Hepsi de zamanın halkaları… Zamana dair gerçekleri iyi okumak gerekir. Zira zaman, mekân, hadise üçgeni her şeyin başı… Aynı şartlarda gerçekleşen vakalar genellikle aynı neticeleri doğurur. Zamanın farklı yılları göstermesi, aynı sebeplerin benzer sonuçları doğurması gerçeğini değiştir(e)mez. Tarihin tekerrürden ibaret olup olmadığı yıllarca tartışılmıştır. Sonuçta her şeyin mevcut şartlara bağlı olduğu, değerlendirmelerin bu şartları göz önüne alarak yapılması gerektiği ve olayların buna göre şekil alacağı belirtilmiştir.

Atatürk, sezgileri güçlü bir insandı. Zamanı onun kadar yerinde kullanan, tabir caizse zamanın nabzını ustaca tutabilen lider dünyada pek azdır. Onun yapacaklarını sıralaması ve düşüncelerini hayata geçirirken zamanlaması, üstün meziyetlerinden bir başkasıydı. İlke ve inkılâplarının hayata geçirilişinde ve geniş halk kitleleri tarafından benimsenmesinde bu zamanlama faktörünün mühim etkisi vardır. O, yarınların neler getirebileceğini tahmin edebiliyordu. Bu yüzden geleceğin mimarı olacak gençlere bir dizi nasihatlerde bulunmuştur. Bunun en güzel örneğini de “Gençliğe Hitabe” isimli nutkunda ortaya koymuştur. Bu söylevinde yarınlarımızın teminatı olan gençlerin nasıl hareket etmesi gerektiğini belirtmiştir:

“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir… Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.”(Gençliğe Hitabe-Nutuk-Mustafa Kemal Atatürk)

Şanlı milletimiz cephelerde kanıyla destan yazdı. Cumhuriyet öyle kolay elde edilmedi zira. Bu nimetin kıymetini bilmeliyiz. İstiklâl uğrunda nice civanlarımız toprağın kara bağrına düşerek mübarek şahadet şerbetini içtiler. Atatürk’ün başkomutan olduğu savaşlarda pek çok kahramanımız olağanüstü bir cesaret göstererek düşmanın üzerine atıldı. Sağ kalanlar gazi, ölenler de şehit oldu. Kurtuluş Savaşı’nın mimarı olan Atatürk de gazi olma şerefine erişti. Bunu yaparken en ufak bir tereddüt geçirmediler. Günümüz gençliğinde bu kararlılığı ortaya çıkarmak için onlara millî his kazandırmalıyız. Atatürk, istiklâl ve cumhuriyetin değerini çok iyi bildiği için gençlerden bu nimetlere sahip çıkmalarını istiyor. Karşılaşabilecekleri güçlüklere söylevinde değiniyor, bunları aşmalarını isteyerek şöyle bir tablo çiziyor:

“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir… Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur.” (Gençliğe Hitabe-Nutuk-Mustafa Kemal Atatürk)

Türkiye’miz zaman zaman Atatürk’ün çizdiği bu çirkin tablolarla karşılaştı. İç ve dış düşmanlarımız bizi tarih sahnesinden silmek için hiç boş durmadı. Fakat Türk gençliği Atatürk’ün tavsiyelerine uydu ve tüm tehditleri bertaraf etti. Bu iç ve dış tehlikelerle bugün de, yarın da karşılaşabiliriz. Gençlik her şeye rağmen aynı kararlılıkla istiklâl ve cumhuriyetin korunması için mücadele edecektir. Gençlerimizde bu azim ve kararlılığı görüyor ve onlara güveniyoruz. Onlar cumhuriyetimizin yılmaz bekçileridir. Onlar Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinin ışığında zifiri karanlıklara rağmen aydınlık ufuklara kararlılıkla yol alacaklardır.

Hiç yorum yok: